İmplant tedavilerinde diş çekim bölgesinin iyileşmesini beklemek günümüzde hakimiyetini neredeyse tamamen yitirmiştir. Çünkü diş çekimi sonrası fizyolojik iyileşme süreciyle birlikte, kretteki rezorpsiyonun tedaviyi zorlaştırabileceği ortaya koyulmuştur. Diş, periodontal ligament liflerinin çevresindeki demet kemik yoluyla çenelere sabitlenir. Bir dişin çekilmesinin ardından, bölgedeki demet kemiği açıkça işlevini kaybedecek ve rezorpsiyona uğrayacaktır. Azalmış kan temini osteositlerin ölümüne ve bunun bir sonucu olarak kemik duvarlarını çevreleyen mineralize dokuda nekroza neden olur. Buna ek olarak fonksiyon eksikliği nedeniyle de rezorpsiyon olacağı savunulmuştur.
İmplant yerleştirilme zamanlaması ile ilgili çeşitli çalışmalar sonucu 2003’te gerçekleştirilen ITI (International team for implantology) Konsensüs Konferansı’nda getirilen sınıflama sistemi, çekimi takiben klinik sonuçlara dayanan bir sınıflama sistemidir. Buna göre, Tip 1 implantın çekim ile aynı seansta sokete yerleştirilmesini ifade etmektedir. Tip 2, implantın yumuşak doku iyileşmesi büyük oranda gerçekleştikten ancak kemik iyileşmesi tamamlanmadan yerleştirilmesini ifade etmektedir. Tip 3, implantın klinik ve/veya radyografik olarak belirli kemik ile dolan sokete yerleştirilmesi ve Tip 4 ise implantın tamamen iyileşmiş sokete yerleştirilmesidir.
Çekim sonrası aynı seans implant yerleştirme (tip 1) immediyat implantasyonun hem hasta hem de hekim için çeşitli avantajları vardır. İşlem sayısının ve tedavi süresinin kısalması, implant üzerinde geçici restorasyon ile hastanın estetik beklentisinin tatmin edilmesi ve uygulamadan hemen sonra yumuşak doku uyumunun başlaması bu avantajlar arasında sayılabilir. Bu avantajlara rağmen implantın primer stabilitesi ve ideal pozisyona yerleştirilmesi teknik olarak daha zordur.
Kemiğinizin ve dişinizin durumuna göre size en uygun tedaviyi belirleyebilmek için uzman hekimlere başvurabilirsiniz.